9 Haziran 2012 Cumartesi

- Ben özgürüm + Hayır, sen kölesin!


   Hemen hepimizin muhtemelen ergenlik çağında veya dönem dönem özgür olduğunu iddia etmiş, ya da kendimizi öyle sanmışızdır sanırım. Özgürlüğü, bir çoğumuz da alıp başını gitmek, belki de isyan etmek olduğunu düşünmüştür. Peki bunların hepsini düşünürken nelerimiz vardı ? Büyük ihtimalle para için onlara bağımlı olduğumuz ailelerimiz ya da sahip olduğumuz işlerimiz ve çok sevdiğimiz arkadaşlarımız. Bunların hepsi bizim sorumluluklarımız ve fedakarlıklarımız...

Sorumluluk ve fedakarlık, özgürlüğün en büyük düşmanlarıdır. Çünkü; çocuk sahibi bir ebeveyn olduğunuzu düşünün. Çocuklarınız olduğu sürece özgür değilsiniz. Onlara karşı sorumlusunuz. Onlar siz olmadan hayatta kalamazlar. Özgürüm deyip, yarın  Akdenizde çılgın partiler yapamazsınız. Topluma karşı sorumluluklarınız vardır, masada oturan arkadaşlarına karşı sorumluluğun vardır. Hatta bir garsona karşı bile sorumluluğun vardır. Ona kibar olmak zorundasın
Çok yorgun ve uykusuz olduğunuz zaman sevdiğiniz bir arkadaşınız yadım istediğinizde ise fedakarlık devreye girer, bu da özgürlüğü öldürür.

Sahip olduğunuz her şey size bir sorumluluk ve misyon yükler ve bu "özgürlük" dediğimiz kavramı kısıtlar ya da yok eder. Özgür kalmak istiyorsan sahip olduğun her şeyi bırakacaksın, terk edeceksin. hiç kimseye, hiç bir şeye karşı sorumluluğun olmadığı zaman özgür kalırsın!

İnsan sosyal bir canlı olduğu için her zaman başka bir insana muhtaçtır. Sırf özgür olmak için de toplumdan ayrılıp mağaralarda yaşamayız. Sadece geçici bir süreliğine özgür kalabiliriz, sorumluluklarımızı geride bırakıp,  bağımlısı olduğumuz paraya ihtiyacımız olmadan zaman geçirebilirsek özgür kalabiliriz.

Cep telefonunun olmadan, insanlardan, şehirden uzak bir yerde vakit geçirebilmek, istediğin yere çişini yapabilmek, başkası duyacak mı diye düşünmeden bağırabilmek, bir şeye zarar verir mi diye düşünmeye yer bırakmadan taş atabilmek. İşte bunları yaparken geçirdiğin vakit. Pure özgürlük

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder